MONDROS ATEŞKES ANLAŞMASI Osmanlı Devleti'ne Genel Bir Bakış
Osmanlı Devleti 1299 yılında Osman Bey tarafından kuruldu. Kısa zamanda güçlenerek Anadolu'da Türk siyasi birliğini gerçekleştirdi. Balkanlarda da gelişmesini sürdürdü. 16. yüzyılda dünyanın büyük devletlerinden biri hâline geldi. Ancak zaman içerisinde büyümenin getirdiği askerî, siyasi ve ekonomik sorunlara kalıcı çözümler bulunamadı. Bu yüzden, devletin zayıflamasına ve gerilemesine engel olunamadı.
Osmanlı Devleti, Avrupa devletleri gibi birtakım yenilik hareketlerine girişti ise de pek başarılı olamadı.
Fransız ihtilali bütün dünya devletlerini olduğu gibi Osmanlı Devleti'ni de etkiledi. Eşitlik, hürriyet, adalet ve milliyetçilik fikirleri hızla yayıldı. Osmanlı ülkesinde yaşayan pek çok millet, milliyetçilik düşüncesinin etkisi ile ayaklandı. Bu olaylar Osmanlı Devleti'nin içte ve dışta zayıflamasına neden oldu.
19. yüzyıl başından itibaren Osmanlı Devleti'nde demokratikleşme hareketleri başladı. Türk aydınlarının çalışmaları ile meşrutiyet yönetimine geçildi (1876). Ancak bu yönetim uzun sürmedi. 1908'de meşrutiyet, ikinci kez ilan edildi. Bu da Osmanlı Devleti'ni yıkılmaktan kurtaramadı.
Trablusgarp ve Balkan savaşlarında uğradığı yenilgilerle toprak kaybetmeye devam eden Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'na girmek zorunda kaldı. Osmanlı Devleti, bu savaşta itilaf Devletlerine karşı, ittifak Devletlerinin yanında savaştı. Fakat savaştan yenik çıktı.
Osmanlı Devleti ittifak Devletleri ile birlikte girdiği Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkınca itilaf Devletleri ile ağır koşullar içeren Mondros Ateşkes Anlaşması'nı imzalamak zorunda kaldı. 30 Ekim 1918'de Limni adasının Mondros Limanı'nda ateşkes imzalandı.
Ateşkese göre,
• istanbul ve Çanakkale boğazlarındaki istihkâmlar itilaf Devletleri tarafından işgal edebilecekti.
• Boğazlar bütün gemilere açılacaktı.
• Osmanlı ordusu terhis edilecek, silahları galip devletlere teslim edilecek,.
• Osmanlı Devleti'nin tüm haberleşme araçları galip devletlere bırakılacak,
• itilaf Devletleri güvenliklerini tehlikeye sokacak bir durum ortaya çıkarsa Osmanlı Devleti'nin herhangi bir toprağını işgal edecekti (7. madde).
• Anodolu ile Rumeli'nin bağlantısı kesiliyor,
• istanbul'un güvenliği tehlikeye düşüyor,
• Osmanlı Devleti'nin boğazlar üzerindeki egemenliği sona eriyordu.
• Osmanlı ordusunun silahlarını teslim etmesi ile devletin savunma gücü kalmıyordu.
"istihkâm: Düşman saldırısını durdurmak, düşmana karşı savunma yapmak amacıyla düzenlenmiş yer.
Ateşkesin en önemli maddesi ise galip devletlerin Osmanlı Devleti'nde istedikleri yeri işgal edebilmelerini sağlayan maddeydi. Bu maddeye dayanan galip devletler Osmanlı Devleti'nin bütün topraklarını işgal ederek aralarında paylaşmak istediler.
Osmanlı Devleti'nin Durumu
Padişah ve hükümet, milletin haklarını savunacak durumda değildi. Padişah, galip devletlerin çok güçlü olduğuna ve onlarla uğraşılamayacağına inanıyordu. Bu durum galip devletlerin yurdumuzu işgalini kolaylaştırdı.
İşgaller;
• 13 Kasım 1918'de İtilaf Devletlerinin ortak donanması istanbul önlerine geldi.
• ingilizler; Antep, Urfa, Maraş ve Musul'u işgal edip Samsun ve Merzifon'a askerî birlikler çıkardılar (ingilizler daha sonra Urfa, Antep ve Maraş'ı Fransızlara bıraktılar.).
• Fransızlar, Adana ve çevresini işgal ettiler.
• italyanlar ise Antalya ve Konya yöresini işgal ettiler.
• Yunanlılar, ingilizlerin yardımı ile İzmir'i işgal ettiler (15 Mayıs 1919).
itilaf Devletlerinin bütün işgalleri Mondros Ateşkes Anlaşması'nın koşullarına aykırıydı.
Padişah ve Osmanlı Hükümeti (Sadrazam ve Bakanlar) bu olaylara seyirci kalıyor, işgalleri önlemek için çaba harcamıyordu.
• Vatanını kurtarmak için önce ulusal dernekler (millî cemiyetler) kurdular.
• Sonra yine vatanı kurtarmak ve bağımsız yaşamak için Kuvayımilliye (Millî Kuvvetler) adı verilen birlikler oluşturuldu.
Kuvayımilliye Birliklerinin Özellikleri
• Düzenli bir ordu değildi; yurdunkurtuluşu için yeterli değildi.
• Düzenli ordunun kuruluşuna kadarTBMM'ye zaman kazandırdılar.
• Güney Cephesi'nde tek başlarınaFransızları yenmeyi başardılar.
• Ancak yurdumuzu düşmanlardantamamen kurtarmak için düzenli bir orduya
gereksinim vardı.
1. Mustafa Kemal'in Samsun'a Çıkışı
Mustafa Kemal'e göre tek çare Türk milletinin gücünü harekete geçirip yeni bir Türk devleti kurmaktı. Bunun için 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak çalışmaya başladı. Mustafa Kemal'in görevi Samsun ve çevresinde Pontusçu Rumların Türklere saldırılarını ve isyanlarını önleyerek Samsun'un işgalini önlemekti.
Mustafa Kemal'in amacı da Anadolu'ya geçip işgalci devletlere karşı kurtuluş mücadelesini başlatmaktı. Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişliğine atandı. Samsun'da birlik ve beraberliği sağladı. Emirler verdi, toplantılar yaptı, işgallere karşı mitingler düzenlenmesini istedi.
a. Genelgeler
Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919)
Mustafa Kemal Samsun'dan Havza'ya, oradan Amasya'ya geldi. Burada Rauf Bey, Refet Bey ve Ali Fuat Paşa ile birlikte Amasya Genelgesi'ni yayınladılar. Genelge ile Türk milletini mücadeleye çağırdılar.
• Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir.
• istanbul'daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir.
• Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
• Milletin haklarını savunmak için millî bir kurulun varlığı çok gereklidir.
• Sivas'ta millî bir kongre toplanacaktır.
• Bu kongereye halkın güvenini kazanmış kişilerin seçilip temsilci olarak gönderilmesi gerekmektedir.
• Genelge, kurtuluş mücadelesinin gerekçesini, amacını ve yöntemini belirtmiştir.
• Kurtuluş Savaşı için atılan ilk adımdır.
• Mücadelenin milletçe kazanılabileceği vurgulanmış, Türk milletine egemenliği ele alma konusunda çağrı özelliği taşımaktadır.
• Genelge padişaha karşı bir başkaldırı özelliği taşır.
Bu nedenle padişah Mustafa Kemal'i geri çağırdı. Fakat o geri dönmeyerek çalışmalarını sürdürdü.
b. Kongreler
itilaf Devletleri yurdumuzu paylaşırken Doğu Anadolu'yu Ermenilere vermek istemişlerdi. Buna karşılık Doğu Anadolu halkı bölgenin Türklüğünü ve haklarını savunmak için Doğu Anadolu Haklarını
Koruma Derneğini kurdu. Dernek, Erzurum'da düzenlediği kongreye Mustafa Kemal'i çağırdı.
Mustafa Kemal Erzurum'da 9. Ordu Müfettişliğinden ve askerlik görevinden ayrıldı.
23 Temmuz 1919'da toplanan kongrede başkanlığa Mustafa Kemal seçildi.
Erzurum Kongresi'nde Alınan Kararlar
• Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez.
• Her türlü yabancı işgale, millet birlikte karşı koyacaktır.
• Vatanın ve bağımsızlığın korunmasına Osmanlı Hükümeti'nin gücü yetmezse, geçici bir hükümet kurulacaktır.
• Millî meclis, hemen toplanmalı ve hükümet işlerini denetlemelidir.
• Kongre sonunda Mustafa Kemal'in başkanlığında bir Temsil Heyeti seçildi.
Kongre toplanış biçimi bakımından yöresel, aldığı kararlar bakımından ulusal bir kongredir. Kongre kararlarından ulusal bir hükümet kurma ve ulusal egemenliği gerçekleştirme düşüncesi anlaşılmaktadır.
Sivas Kongresi (4 -11 Eylül 1919)
Kongrenin çağrısı Amasya Genelgesi ile yapılmıştı. Kongre bütün yurdun birliğini sağlamayı amaçlıyordu. Kongre başkanlığına yine Mustafa Kemal seçildi. Kongrede en çok başka bir ülkenin koruyuculuğu altına girme konusu tartışıldı ve kabul edilmedi.
Sivas Kongresi'nde Alınan Kararlar
• Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar aynen kabul edildi.
• Bütün ulusal dernekler Anadolu ve Rumeli'nin Haklarını Koruma Derneği adı altında birleştirildi.
Kongrenin sonunda Mustafa Kemal'in başkanlığında bir Temsil Heyeti seçildi.
Sivas Kongresi toplanma biçimi ve alınan kararlar açısından ulusal bir kongredir. Çünkü yurdumuzun her yerinden gelen delegelerle toplandı. Ayrıca bu kongrede yurdumuzun tamamını ilgilendiren kararlar alındı.
Sivas Kongresi'nden Sonraki Gelişmeler
Sivas Kongresi'nden sonra her şeye rağmen Mustafa Kemal kongrenin aldığı kararları padişaha bildirmek istedi. Sadrazam Damat Ferit Paşa'nın engellemesi ile karşılaşınca istanbul ile Anadolu'nun ilişkisini kesti ve Damat Ferit Paşa istifa etmek zorunda kaldı.
iş başına gelen Ali Rıza Paşa Hükümeti Temsil Heyeti ile anlaşmak zorunda kaldı. Amasya Görüşmeleri (20 - 22 Ekim 1919) istanbulHükûmeti'nin temsilcisi Salih Paşa ile Mustafa Kemal Amasya'da bir araya gelerek kararlar aldılar.
Osmanlı Hükümeti Temsil Heyetini tanıyacak, Türk vatanının bağımsızlığı ve korunması için çaba harcayacaktı.
Millî Meclis güvenilir bir yerde toplanacaktı. Önemi
istanbul Hükümeti, Erzurum ve Sivas Kongresi'nin kararlarını kabul ediyordu. Yine istanbul Hükümeti Temsil Heyetini tanımış oluyordu.
Mustafa Kemal, 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldi. istanbul'a gidecek milletvekilleri ile görüştü. Milletvekillerine mecliste yapmaları gereken işleri anlattı.
Ankara haberleşme ve ulaşım olanakları bakımından önemli bir merkezdi. Ayrıca Anadolu'daki cephelere yakın ve güvenli konumdaydı.
Mustafa Kemal'in Samsun'a ayak bastıktan sonra Anadolu'da gittiği yerler:
Samsun (19 Mayıs 1919), Havza, Amasya (Amasya Genelgesi, 22 Haziran 1919), Erzurum (Erzurum Kongresi, 23 Temmuz 1919), Sivas (Sivas Kongresi, 4-11 Eylül 1919), Ankara (27 Aralık 1919)
c. Misakımillî (Ulusal Ant) ve Önemi
ikinci Meşrutiyet ile kurulan Osmanlı Mebusan Meclisi'ni padişah, Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonra kapatmıştı. Bu nedenle padişahın ve Osmanlı Hükûmeti'nin yaptığı işler denetlenemiyordu.
Erzurum ve Sivas kongrelerinde meclisin açılması kararları alınmış, Amasya Görüşmeleri'nde de istanbul Hükümeti bunu kabul etmişti. Mustafa Kemal meclisin Anadolu'nun güvenli bir yerinde açılmasını istiyordu. Ancak Osmanlı Hükümeti ve padişah meclisin istanbul'da açılmasına karar verince Mustafa Kemal milletvekilleri ile görüşmek için Ankara'ya geldi.
Osmanlı Mebuslar Meclisi 12 Ocak 1920'de İstanbul'da toplandı. Mustafa Kemal'e bağlı milletvekilleri mecliste bir grup oluşturarak Mustafa Kemal'in kendilerine verdiği ilkeler doğrultusunda bir bildiri hazırladılar (28 Ocak 1920). Buna tarihimizde Misakımillî (Millî Ant.), Ulusal Yemin adı verilir.
• Monros Ateşkes Anlaşması'nın imzalandığı sıradaki Türk vatanı bölünmez bir bütündür.
• Millî ve ekonomik gelişmemizi engelleyen ayrıcalıklar kaldırılmalıdır.
Yurdumuzdaki azınlıkların hakları yabancı ülkelerde bulunan insanlarımıza verilen haklar kadar olmalıdır.
Türk vatanının sınırları çizildi. İşgallere karşı çıkıldı. Misakımillî kararları Kurtuluş Savaşı'mızın programı olmuştur.
Misakımillî kararları itilaf Devletlerini kızdırdı. Milletvekillerini tutukladılar ve İstanbul'u işgal ettiler (16 Mart 1920).
ç. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılışı (23 Nisan 1920)
İstanbul'un işgali üzerine Mebuslar Meclisi kapatıldı ve bazı milletvekilleri tutuklandı. Bunun üzerine Mustafa Kemal Ankara'da yeni bir meclisin açılmasına karar verdi. Seçimler yenilendi, istanbul'dan kaçabilen bazı milletvekilleri de Ankara'ya geldi. Hazırlıklar tamamlanınca büyük bir törenle Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920'de açıldı.
Meclis başkanlığına Mustafa Kemal seçildi. Mustafa Kemal meclise bir önerge verdi.
Önergede yer alan konular şunlardı:
• Hükümet kurmak zorunludur.
• TBMM'nin üstünde bir güç yoktur.
• TBMM yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır.
• Meclisten seçilecek bir kurul (Bakanlar Kurulu) hükümet işlerine bakar. Meclis başkanı hükümetin de başkanıdır.
TBMM bu önergeyi kabul etti. Yeni Türk devletinin temelleri atıldı. Kurulan hükümete Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adı verildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Açılmasından Sonraki Olaylar
İstanbul Hükümeti'nin başında bulunan Damat Ferit Paşa, Türk halkını meclise karşı ayaklandırmak istedi. Padişah veşeyhülislamın imzaladığı, Mustafa Kemal'in öldürülmesini isteyen fetvalarını uçaklar ile Anadolu'ya dağıttı. itilaf Devletlerini ve azınlıkları destekledi.
Ayrıca, Kuvayımilliye birliklerinden bir kısmı düzenli ordunun emrine girmek istemediği için ayaklandı. Ayaklanmalar bastırıldı. TBMM düzenli bir ordu kurarak Kurtuluş Savaşı'nı başlattı.
Ancak TBMM'nin açılışından sonra meclis;
1. istanbul Hükümeti,
2. Azınlıkların ayaklanmaları (itilaf Devletleri kışkırttı.)
3. Düzenli orduya karşı çıkan Kuvayımilliye birliklerinin (Çerkez Ethem, Demirci Mehmet Efe gibi) çıkardığı ayaklanmalarla uğraşmak zorunda kaldı.
Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920)
Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nde MisakımilITnin kabulünden sonra güç kazanan Millî Mücadele Hareketi, Birinci Dünya Savaşı'nın galip devletlerini telaşa düşürdü. Daha önce aralarında anlaşarak düzenledikleri bir antlaşma metnini Osmanlı Hükümeti'ne kabul ettirmek için harekete geçtiler.
Antlaşma maddelerini görüşmek için Osmanlı Hükümeti'ni Fransa'da Paris'in Sevres (Sevr) kasabasına çağırdılar. Buraya giden Osmanlı Heyeti 10 Ağustos 1920'de itilaf Devletlerinin baskısıyla Sevr Antlaşması'nı imzaladı.
Bu antlaşma ile Türk halkının son toprak parçası olan Anadolu da elinden alınıyor, ordusu ve donanması olmayan sömürge bir Osmanlı Devleti ortaya çıkıyordu. TBMM bu antlaşmaya büyük tepki gösterdi. Antlaşmayı tanımadı. Antlaşmayı imzalayan istanbul Hükümeti'ni vatan haini ilan etti.
Savaş Dönemi
Kurtuluş Savaşı'nda savaş dönemiDoğu Cephesi'ndeki savaşlarla başlar.Lozan Barış Antlaşması ile sona erer.
1. Doğu Cephesi: Ermenilerle savaşıldı. Gümrü Antlaşması yapıldı (2 Aralık 1920).
2. Güney Cephesi: Fransızlarla savaşıldı. Urfa, Antep, Maraş Savunması. Ankara Antlaşması yapıldı (20 Ekim 1921).
3. Batı Cephesi: Yunanlılarla savaşıldı.
a. Birinci inönü Savaşı
b. ikinciinönü Savaşı
c. Sakarya Savaşı
d. Büyük Taarruz
Mudanya Ateşkesi yapıldı (11 Ekim 1922).
Kurtuluş Savaşı'nda; Doğu Cephesi'nde, Güney Cephesi'nde ve Batı Cephesi'nde mücadele edildi. Ayrıca içerde padişah orduları ile savaşıldı. Mustafa Kemal'in önderliği, Türk milletinin gücüyle birleşince her zorluğun üstesinden gelindi.
1. Doğu Cephesi: itilaf Devletleri Mondros Ateşkes Anlaşması'na bir madde koyup Doğu Anadolu'yu Ermenistan'a vermek istediler. Ermeni saldırılarında insanlarımız toplu olarak katledildi.
TBMM'nin kararıyla Kâzım Karabekir Paşa
Doğu Cephesi'nde Ermenileri yendi. 2 Aralık
1920'de Gümrü Antlaşması imzalandı.
Gümrü Antlaşması yeni Türk devletinin
imzaladığı ilk anlaşmadır.
2. Güney Cephesi: Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonra İngilizlertarafından işgal edilen Antep, Maraş veUrfa Fransızlara bırakıldı.
Fransızlara karşı Antep, Urfa veMaraş'ta kahramanca savaşıldı.Kazanılan başarılar Fransızlara Türk
topraklarında tutunamayacaklarınıgösterdi.
20 Ekim 1921'de AnkaraAntlaşması imzalandı. Halkın gösterdiğibu kahramanlıklar nedeniyle TBMM
tarafından Antep'e "Gazi", Maraş'a"Kahraman", Urfa'ya da "Şanlı" unvanlarıverildi.
3. Batı Cephesi: Batı Cephesi'nde savaş 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'i işgaliile başladı. Asıl çarpışmalar düzenliordunun kurulmasından sonra oldu.
Birinci İnönü Muharebesi veSonuçları
Eskişehir'in batısındaki İnönü'ye gelenYunan ordusunu, Albay ismet Beykomutasındaki Türk ordusu büyük biryenilgiye uğrattı. 10 Ocak 1921'de BatıCephesi'ndeki bu ilk askerî başarı, kurtuluş
azmi ve umudunu güçlendirdi.
Londra Konferansı: SevrAntlaşması'nın şartlarını biraz değiştirerekTürklere kabul ettirmek için toplanankonferans TBMM ve Hükümet temsilcisininkârlı çıkması ile dağıldı.
Moskova Antlaşması: Birinci inönü Zaferi'nde Türklerin gücünü gören Sovyetler Birliği 16 Mart 1921'de Moskova Antlaşması ile yeni Türk devletini tanıdı.
İkinci İnönü Muharebesi ve Sonuçları:
Güçlerini artırıp yeniden saldıran Yunanlılar yine inönü'de ismet Paşa'ya karşı 31 Mart / 1 Nisan 1921 tarihlerinde büyük bir yenilgiye uğradılar.
Sakarya Meydan Muharebesi ve Sonuçları: Büyük bir güçle saldıran Yunan ordusu Afyon, Kütahya ve Eskişehir'i ele geçirince Türk ordusu çok kayıp vermemek için Sakarya ırmağının doğusuna çekildi.
TBMM, Mustafa Kemal'i başkomutanlığa atadı. Mustafa Kemal'in komutasındaki Türk ordusu 22 gün, 22 gece süren savaş sonunda parlak bir zafer kazandı (13 Eylül 1921).
TBMM Mustafa Kemal Paşa'ya "Mareşallik" rütbesi ve "Gazilik" unvanı verdi. Sakarya Zaferi TBMM Hükümetinin içte ve dışta saygınlığını artırdı.
Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muhaberebesi: 26 Ağustos 1922'de başlatılan Büyük Taarruz, 30 Ağustos günü Mustafa Kemal'in yönettiği Başkumandanlık Meydan Muharebesiyle Dumlupınar'da büyük bir zafere dönüştü.
9 Eylül 1922'de izmir'e ulaştı. Bu büyük zafer Anadolu'nun sonsuza kadar Türk vatanı olarak kalacağını gösterdi.
BARIŞ DÖNEMİ
1. Mudanya Ateşkes Antlaşması
(11 Ekim 1922)
Yunanlıların izmir'de yenilgiye uğratılmasından sonra Türk ordusu boğazlara ve istanbul'a doğru yöneldi. ingiltere görüşme isteğinde bulundu. Mudanya'da ingiltere, Fransa, italya temsilcileri ile ismet Paşa'nın katıldığı görüşmeler sonunda istanbul, Boğazlar ve Doğu Trakya savaşılmadan kurtarıldı.
Bu antlaşma Türk vatanını paylaşma tasarılarını sonuçsuz bıraktı.
2. Lozan Barış Antlaşması
8 ay süren barış görüşmeleri isviçre'nin Lozan kentinde yapıldı, ingiltere, Fransa, italya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya ile Türkiye temsilcileri katıldı. Dış işleri Bakanı ismet Paşa Türkiye'yi temsil etti.
24 Temmuz 1923'te imzalanan antlaşmaya göre;
• Yunanistan ile Meriç Irmağı sınır olacak,
• Bozcaada ve Gökçeada Türklere verilecek,
• Ege adaları silahtan arındırılacak,
• Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç'ı verecek,
• Boğaz geçişleri Boğazlar Komisyonu tarafından denetlenecek,
• Suriye sınırı Ankara Antlaşmasındaki gibi olacak,
• Kapitülasyonlar kaldırılacaktı.
Bu antlaşma Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bütün dünya devletleri yeni Türk devletini ve bağımsızlığını resmen tanıdılar.
Irak sınırı hariç Misakımillî gerçekleşti.
CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU: ATATÜRK
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selanik'te doğdu, ilkokulu Şemsi Efendi ilkokulunda okudu. Asker olmak isteği ile sınavlara girip Selanik Askeri Rüştiyesi, Manastır Askeri idadisi (Lisesi), Harp Okulu ve Harp Akademisini başarıyla bitirerek kurmay yüzbaşı olarak orduya kaltıldı.
ilk gençlik yıllarından itibaren ülkenin kötüye giden durumu ve Türk milletinin geleceği ile ilgilendi.
Mustafa Kemal, ilk askerî başarısını Trablusgarp ve Balkan savaşlarında
gösterdi. Çanakkale Savaşlarında parlak zafer elde edilmesinde önemli rol oynadı. Kurtuluş Savaşı'nda kazandığı Sakarya ve Başkumandanlık Meydan Savaşı zaferleriyle Türk milletini bağımsızlığına kavuşturdu.
Mustafa Kemal, akıl ve bilimi yol gösterici kabul ederdi. Okuyan, araştıran, düşüncelerini eserleriyle ortaya koyan bir önderdi. Onun en büyük eseri bağımsız, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'dir. Atatürk, üstün bir komutan, eşsiz bir devlet adamıydı. Devlet yönetimindeki başarıları ile bütün dünyanın hayranlığını kazandı. Birçok geri kalmış millet onun yaptıklarını örnek aldı. Atatürk bütün hayatini; çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmayı amaçladığı Türk milletine adamış bir insandır. 10 Kasım 1938 sabahı istanbul Dolmabahçe Sarayı'nda gözlerini yumdu. Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşı devlet töreni ile Ankara Etnografya Müzesindeki geçici kabre kondu.
10 Kasım 1953'te Anıtkabir'e getirilerek ebedî istirahatgâhına defnedildi.
{jd_file file==826}
{jd_file file==825}
{jd_file file==823}
{jd_file file==822}
{jd_file file==821}
Yorumlar
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için