Her çocuk, büyüdükleri ortamlarda duyduğu veya direk olarak ona söylenilen cümleleri beyninde işleyerek okulu sevip sevmediğine karar verir. Henüz düşünme yetenekleri, bireylere göre biraz daha yumuşak olduğu için bir çok çocuk her şeyi işine geldiği gibi yorumlamaktadır. Biz öğretmenler de, bunu kendi lehimize çevirebiliriz. Nasıl mı? İşte cevabı.

Özellikle kendisinden büyük kardeşi olan çocuklar, evlerinde abilerinden veya ablalarından "okula gitmek istemiyorum" cümlesini duydukça, kendilerinin de okula gitmek istemediklerini düşünmeye başlarlar. Bunu okuldaki arkadaşlarıyla konuşarak birbirlerine söylediklerinde, kendisinden büyük kardeşi olmayan çocuklar için de aynı durum geçerli olmaya başlayacaktır.

Zaman içerisinde sürekli olarak aynı şeyleri duyup, dinleyen çocuklar; belirli bir süre sonra okula gitmek istememeyi uygulamaya dökmeye çalışacak, hasta takliti yapacak veya okulda başına gelmeyen bir şeyi başına gelmiş gibi ailesine anlatarak onları kendisine çekmeye çalışacaktır.

Bu, 4-12 yaş aralığında kreş ve ilkokula giden çocuklarımız için en sık karşılaşılan durumdur. Bu durumun önüne geçebilmek için, en önemli görev öğretmenlerindir. Çünkü öğretmenini seven bir çocuk, önce okulunu, sonra derslerini sever. Bu bağlamda da öğretmenini seven her çocuk, kaliteli bir eğitim almaya başlar.

Peki çocuklara kendinizi nasıl sevdireceksiniz? Bu sorunun cevabı çok basit, onları eğlendirerek! Tahtaya yazı yazarken renkli kalemler kullanmanız, bol resimli kitaplar ile ders anlatmanız, derste onları güldürecek taklitler, ses tonları veya şarkılar mırıldanmanız; çocukların minik kalplerini kazanmak için fazlasıyla yeterli olacaktır.

Mesela, her gün ders sonunda tüm sınıfça beraber söyleyebileceğiniz eğlenceli bir tekerleme ezberletin. Bu sayede çocuklar, ders sonunda arkadaşlarıyla bir tekerleme söylemek için bile okula gelecektir. Soru sorduğunuzda cevabı bilenlere çikolata, bilemeyenlere şeker verin. Bu, onları derse katılmaya teşvik edeceği gibi, yanlış yaptıklarında da hiç bir şey kaybetmediklerini öğretecek, bu sayede kendilerine güvenen birer birey olabileceklerdir.